Nerede Herkes?
Nerede herkes?
Neden yeller esiyor bucağımdan?
Neden bu sağır edici sessizlik?
Neden bu sessiz gürültü?
Niye bu kadar üşütüyor yalnızlık?
Neden bu kadar boğuluyorum aranızda?
Ne zamandır bu kadar ürkünç yarınlar?
Ve ne zamandır uzağız bu kadar geçmişten?
Nerede kaldı o güzel gençliğim?
Kim aldı benden küçücük hayallerimi?
Neden kimsenin çıkmıyor sesi?
Ne zaman bitecek bu uğursuz şaka?
Uzamadı mı artık bu meşum vaziyet?
Kimse mi duymuyor bu ıssızlığı?
Nerede herkes?
Neredeyim ben?
Sessiz Sedasız
Semadan akıp gittikçe günler sessiz sedasız:
Usulca eriyiverir hayatımdan geri kalanlar,
Ruhuma damlar göğsümden geçe geçe,
Geride kalmış yitik günler, yakar sessiz sedasız.
Tanrının listesinde adım yaklaşır satır satır,
Dalgınca adımlarım zamanın tırpanına,
Yarın olur, silinir giderim sessiz sedasız.
Bütün bir yaradılış akar geçer etrafımdan
Var olmaktan göremem, ziyan olur gider
Bütün anlamı varoluşun, sessiz sedasız.
Güzelliği dehşete düşürür sonu gelen günlerin,
Anlamı olmaz ne bir fısıltı ne de bir öfkenin,
Yavaşça toz olur gider insan, sessiz sedasız.
Ne bir ihanettir ne bir ceza bu vade,
Değeri geç anlaşılan bir armağan ancak,
Kayıp giden ellerimden, sessiz sedasız.
Zamansız
Güz vakti açan gül idim
Zamansızlığa yenildim
Sığamadım zamanıma
Akan yıllara yenildim
Ne çağımın insanıydım,
Ne de bu çağ insanındı.
Doğdum ve öldüm yalnızca
Kısacık ömre yenildim
Belki?
Bir puslu şafakta ararım seni,
Bitmeyen bir gecenin ışığında...
Belki yarınlarda bulurum seni,
Gelmek bilmeyen yarınlarda...
Olur ya huzur dolar gönlüme,
Sensiz günler geçerse,
Belki...
Yoksan
Bir yaz sabahı, soğuk eser ya rüzgar
Bütün umutlara karşı olur ya ihtimaller
Gün gelir de ısıtmaz ya artık güneş
Ve bir sis çöker de görünmez ya gelen günler
Hani hava ağırlaşır da bazen çöker göğsüne
Bulutlar çatar ya kaşlarını amansızca
Ansızın bir sağanak gelir ruhuna işleyen
Hani göz yaşını göremez ya artık kimse
Sen bile anlamazsın ya artık kendini
Hani bir yer vardır ya, bilirsin elbet
Ne sıcaktır mutlu bir sabah kadar
Ne de soğuktur ateş başına ısınacak kadar
Araf derler, anlarsın ya, öyle bir yer
İşte ben oradayım.
Sen yoksan eğer.
Düşüş
Günler üst üste bindikçe
Yavaş yavaş kayboluyorum
Kuş tüylerinin altında eziliyor
Bir damla suda boğuluyorum
Bazen öylece düşünüyorum
Ben yaşamak için doğmadım
Ölmek için de yaşamıyorum
Sevgili dünya, merakla soruyorum
İçime çektiğim bu nefesi
Ben neden alıyorum?
Her şey sen
Ben sana anlatamam, isteme benden;
Ne bahar güneşini bu tenini okşayan,
Ne de yaz yağmurunu ellerini ıslatan.
Bir yaz günü meltemi, kibarca bir güneş
Bir güz yağmuru hatta, şehrimi efsunlayan...
Hepsi sensin, hepsi sen.
Dalıp giden gözümün, karanlıkta elimin...
Sabahları tenimin aradığı da sensin;
Dünüm de sendin, Elbet bugünüm de sen...
Yarınlardan ümidim, sabahım ve gecelerim,
Tebessüm ve hüznüm, hayallerim de sen...
Hüzünlü bir akşamın uzayıp gidişinde,
Sığındığım liman, umduğum medetsin.
Dedim ya, anlatamam işte...
Çünkü her şey, hepsi sensin.
Sanma ki
Sen kederimden sanarsın
Satırlarımın titreyen sesini
Sözlerimi gözyaşı sanarsın
sanma ki oturup ağlıyorum.
Hayır, sevgili.
Kalbimden akar sanarsın
Sen kağıda akan karanlığı
Durmaları acıdan sanarsın
Sanma ki can çekişiyorum
Hayır, sevgili.
Sen derin bir hüzün sanarsın
Yalnızken yazıp çizdiklerimi
Hayır, sevgili.
Ben senin silip attığın hüznü yazarım
Ben hüzünlü olduğumdan değil
Ben hüznün güzelliğinden yazarım
Beni yaşamak zorunda bırakmadığın
Çekip içinden aldığın hüznü anmak için
Yazarım da yazarım...
Yalnız
Solup düşen rüzgarın hiddetiyle
Kuru bir yaprak gibiyim
Azılı bir nehre düşmüş
Dehşetle savrulur gibiyim
Etrafım hayasızca sarılmış
Sürüklenir gider gibiyim
Gardımı indirmemiş de
Çizikler içinde kalmış gibiyim
Canhıraş bağırmış da
Hiç duyulmamış gibiyim
Tüm bu amansız kalabalıkta
Hiç olmadığım kadar yalnız gibiyim.
Bilmiyorum...
Çekin ışıkları üstümden!
Almayın beni bu sahneden...
Yanıyor... Üşüyorum!
Ne haldeyim? Bilmiyorum...
Bakmayın bana dik dik!
Görmezden gelmeyin beni...
Utanıyor... Dışlanıyorum!
Ne hissettiğimi, bilmiyorum.
Uzak durun benden artık!
Bırakmayın sakın elimi...
Kork... Korkmuyorum!
Ne istiyorum? Bilmiyorum...
Yitik zaman
Hayatımın iplerini tutamadım
Sessizce akıp geçti öylece
Parmaklarımın arasından
Yitirmişliğin acısı kaldı elimde
Ve bir parça pişmanlık sırtıma
Kızamıyorum kimseye bunun için
Suçlu bulamıyorum kendim dışında
Öylece izledim geçip gidenleri
Şimdi yolun sonundayım bir başıma
Kulağımda acı verici bir sessizlik
Ve gözlerimi acıtan bir karanlık etrafta
Üşüyorum, hiç bir şey çok soğuk
Ve artık benden çok uzak her şey
Artık tek bir ziyaretçim kaldı biliyorum
Kabullenişte dikilmiş onu bekliyorum.
Kopamam
Koparsan eğer bir gün hayatımdan
Ne seni kurtarabilirim aklımdan
Ne sökebilirim hatıranı kalbimden
Ne de kaçabilirim yokluğunun sancısından
Hayatım devam eder belki ama
Eşlik edebilir miyim bilmem
Belki sıkışır, çıkamam kabuğumdan
Sensiz başlayan günler ürkütür beni
Sen olmadan batıramam güneşi
Yarım kalır anılacak hatıralar